Pehlivanlık olgusu, Türkler için önemli bir kültürel kimlik unsurudur. “Pehlivan” kelimesi Farsça bir kelime olup Burhan-ı Katı’da; yürekli, cesur, zabit, vali, iri vücutlu ve doğru sözlü kimseye de pehlivan denildiği yazılmaktadır. Osmanlı’nın ilk dönem edipleri pehlivan kelimesini Selçukluda olduğu gibi savaş kahramanları için de kullanmıştır. Genel olarak Türklerde pehlivanlık; güç, yüreklilik, mertlik, centilmenlik ve güçlü bir yapı gibi bir takım özelliklerin genel adıdır ve bu yüzden pehlivanlara toplum tarafından değer verilmiştir. Türklerde her isteyen pehlivan unvanını alamazdı. Bunun için rakiplerini yenmesinin yanında ustaların ve hakemlerin de oy birliğini alması gerekmekteydi. 9 Bu bağlamda Kırkpınar’da yağlı güreşlere katılan tüm güreşçilere de “Pehlivan” denir. Pehlivanlar usta-çırak geleneği içinde yetişir. Kırkpınar Yağlı Güreşlerinde boylarına göre dereceye giren Pehlivanlara ödüller verildiği gibi en centilmen ve en iyi peşrev atan pehlivanlara da ödül verilmektedir. Kırkpınar Yağlı Güreşlerinde Başpehlivan seçilen Pehlivan “Türkiye Başpehlivanı” olur ve altın kemerin bir yıllık sahibi olur. Arka arkaya üç yıl “Başpehlivanlığı” kazanan Pehlivan, altın kemerin ömür boyu sahibi olur.